Metnin TahliliBarnaba İncili Özellikle teslîsi ve Hz.
İsâ'nın ulûhiyyetini reddedip onun sadece gerçek mesîhi müjdeleyen bir peygamber
olduğunu belirtmesi açısından kanonik İnciller'den ayrılmakta ve bu sebeple de
hıristiyanlar tarafından uydurma (apokrif) kabul edilmektedir. Hıristiyan
araştırmacılar bu İncil'in XVII. yüzyılda kaleme alındığını, hatta müslüman
olmuş bir hıristiyan tarafından yazılıp Barnaba'ya nisbet edildiğini ileri
sürmekte, bunu ispat edebilmek için de çeşitli tenkitler yapmaktadırlar. Barnaba
İncili'ne yöneltilen bu tenkitlerin bir kısmı mâkul olduğu halde çoğu peşin
hükümle yola çıkıldığını göstermektedir. Tenkitlerin başlıcaları şunlardır:
1- Tarih ve coğrafya hataları.
Münekkitler Barnaba
İncili'ndeki bazı ifadelerden bu İncil yazarının Filistin coğrafyasını
bilmediğini ileri sürmektedirler. Barnaba İncili'ndeki (Bab 20), "İsâ Celîle
denizine gitti ve bir gemiye binerek kendi şehri Nâsıra'ya doğru yola çıktı" ve
aynı babdaki, "Nasıra şehrine gelince gemiciler..." ifadelerinden yazarın Nasıra
şehrini deniz kenarında sandığını, yine aynı İncil'deki İsâ'nın Nâsıra'ya
gittiği (141), daha sonra gemiye bindiği (151) ve Kudüs'e vardığı (152)
ifadelerinden de gerek Nasıra gerekse Kudüs'ü deniz kenarında iki şehir olarak
düşündüğünü ileri sürmektedirler (Benson, s. 14-15).
Barnaba İncili'ndeki bu
bilgiler, "Nasıra ve Kudüs şehirleri deniz kenarındadır ve birinden diğerine
gemiyle gidilmektedir" şeklinde yorumlanabileceği gibi yazarın yol güzergâhında
katedilen merhaleleri tafsilatıyla anlatmayıp sadece bir hadisenin bittiği ve
diğerinin başladığı yerleri bildirdiği şeklinde de yorumlanabilir. Üstelik bu
yorum Barnaba İncili'nin genel üslûbuna daha uygundur. Zira aynı İncil'de
İsâ'nın Nâsıra'ya yerleştiği, on iki yaşına gelince annesi Meryem ve Yûsuf'la
birlikte Kudüs'e gittiği, tekrar Nâsıra'ya döndüğü (9), daha sonra annesiyle
birlikte Zeytindağı'na çıktığı (10) belirtilmekte, ancak ne denizden ne de
gemiden bahsedilmektedir.
Diğer taraftan Barnaba İncili'ndeki bu ifadeler bu
İncil'in uydurma olduğuna delil olarak ileri sürülürken aynı olayla ilgili
olarak Matta İncili'nde yer alan, "İsâ kayığa bindi, denizi geçti ve kendi
şehrine geldi" (9/1) ifadesi, sırf kanonik kabul edilen bir İncil'de yer aldığı
için normal karşılanmaktadır.
Barnaba İncili'ndeki bir ifade (bab 99) yanlış
tercüme edilerek yazarın Sur (Tyr) şehrini Şeria nehrinin yakınında zannettiği
ileri sürülmekte ve bu husus tenkit edilmektedir. Halbuki yazar İncil'in başka
bir yerinde (21) Sur şehrinin bulunduğu bölgeyi göstermektedir. Diğer taraftan
İtalyanca nüshada bulunan "in ti-ro apresso il giordano" ifadesindeki "in tiro",
Fenike'deki Sur şehrini göstermemektedir. İtalyanca'da bu ifade "doğrudan" veya
"müteakiben" anlamındadır. (Cirillo.s. 395)
2- Hz. İsâ dönemiyle bağdaşmayan çeşitli
kavramlar
Münekkitler Barnaba İncili'nde bulunan bazı bilgilerin
İsâ dönemini değil Ortaçağ Avrupası'nı yansıttığını, bu sebeple kitabın
Ortaçağ'da kaleme alındığını ileri sürmektedirler.
Barnaba İncili'nde (54) 60
minutiye bölünen altın bir dinardan söz edilmektedir. Bu ise, "Hz. İsâ döneminde
minuti (minuto) denilen bir para birimi yoktu; Roma İmparatorluğu'nda kullanılan
dinar ise altından değil, gümüşten yapılmaktaydı" denilerek tenkit konusu
olmuştur. Bir para birimi olarak minuto XIV. yüzyılda kullanılmıştır. Ancak bu
tabir Barnaba İncili'nin mütercim veya müstensihine ait olamaz mı? Diğer
taraftan İsâ zamanında altın veya gümüş paranın kullanıldığını Ahd-i Cedîd'den
anlamaktayız. (Resullerin İşleri, 3/6; 20/ 33) Aynı şekilde, "İsâ zamanında
şarap deriden yapılma tulumlara konmaktaydı" denilerek Barnaba İncili'ndeki fıçı
tabirinin (152) tenkidi de bu ifadenin mütercime aidiyeti şeklinde
çözümlenebilir. Yine İncil'de yer alan (121) mahkemenin işleyiş tarzı ve düello
hadisesi (99), şekerin mevcudiyeti (119), taş ocaklarında çalışan işçiler (109)
gibi hususların İsâ dönemini değil Ortaçağ Avrupası'nı yansıttığı ileri
sürülmektedir.
Bu İncil'deki, "Bir hedefe atışta bulunanları fok atma talimi
yapanları, gördünüz mü?" (110) ifadesinden hareketle bu tür askerî tâlimlerin o
dönemden ziyade askerlerin çokça bulunduğu Ortaçağ Avrupası'na uygun olduğu
şeklindeki tenkit de doğru değildir. Zira askerin bulunduğu her yerde atış
tâlimlerinin olması tabiidir. Taş ocaklarında çalışan işçilerden bahsedilmesi de
(109) gerçeklerle çelişmemektedir. Zira o dönem Filistin'inde, başta Süleyman
Mabedi olmak üzere çeşitli yapıların mevcudiyeti taş ocaklarının bulunduğunu
göstermektedir.
Bir başka tenkit de 222 bölümden oluşan bu İncil'in, XIII ve
XIV. yüzyıllarda İtalya'da oldukça rağbet gören diatessa-ronları örnek alarak
hazırlandığı iddiasıdır. "Dört kısmın uyumu" anlamına gelen diatessaron
kelimesi, dört İncil'in tek bir kitap halinde özetlenmiş şekline verilen bir
isimdir ve bu anlamda ilk defa milâttan sonra 150 yılında Tatien tarafından
hazırlanan kitap için kullanılmıştır. Dolayısıyla XIII ve XIV. yüzyıllardan çok
önce diatessaron mevcuttu.
Bu İncil'de Ahd-i Atîk'ten yapılan iktibaslarda,
milâttan sonra IV. yüzyılda Aziz Jâröme tarafından yapılan Latince tercümenin
(Vulgate) kullanıldığı da iddia edilmektedir. Fakat tam aksine Kitâb-ı
Mukaddes'in Latince tercümesinin Barnaba İncili'ne dayandığı da ileri
sürülmektedir. (The Gospel of Barnabas, s. XV)
Tenkitlerden biri de bu
İncil'in müslüman olmuş bir hıristiyan tarafından yazılmış olduğu hususudur.
Halbuki bizzat hıristiyan münekkitlerin de ortaya koydukları gibi Barnaba İncili
bazı noktalarda Kur'ân-ı Kerîm'le çelişmektedir. Kur'ân-ı Kerîm'de göklerin yedi
olduğu belirtilirken Barnaba İncili'nde dokuz olduğu ifade edilmektedir (105,
178). Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Meryem'in Hz. İsâ'yı dünyaya getirirken doğum
sancısı çektiği bildirilmekte (Meryem 19/23), halbuki Barnaba İncili'nde onu
ağrısız doğurduğu nakledilmektedir (3). Barnaba İncili'nde İsâ mesîh olmadığını
ısrarla dile getirirken (96) Kur'ân-ı Kerîm ondan mesîh diye bahsetmektedir
(Âl-İ İmrân 3/45; en-Nisâ 4/171-172).
Barnaba İncili'nin Kur'ân-ı Kerîm'le
olan bu çelişkileri, bu İncil'in müslümanlar tarafından yazılmış olamayacağını
göstermektedir.
Sonuç: Barnaba İncili'nde teslîs ve enkarnasyon (ilâhî
kelâmın ete kemiğe bürünmesi, İsa'nın tanrılığı) reddedilmiş, Hz. Peygamber'in
nübüvveti müjdelenmiştir. Tanrı'nın birliğini savunan Barnaba İncili (90) O'na
çocuk nisbet edilemeyeceğini (17), Hz. İsa'nın Allah'ın oğlu değil sadece bir
peygamber olduğunu belirtmekte (1, 2, 4, 10, 11, 15, 19, 31, 44, 47, 52, 71, 82,
83, 96, 112, 156, 157), İsâ'ya Allah'ın oğlu diyenlerin lanetleneceğini haber
vermektedir (53, 212). Bu İncil'e göre nûr-ı Muhammedî her şeyden önce
yaratılmıştır (12, 35, 39, 43); kâinat ise onun için yaratılmıştır, o bütün
dünyaya rahmet ve selâmet getirecektir (43). Hz. Âdem yaratıldığında kelime-i
tevhidde onun adını görmüştür (39). Hz. Muhammed Allah'ın resulüdür 117, 72, 90)
ve daha önceki peygamberlerin sözlerini açıklayacaktır (17). İsâ Hz.
Muhammed'den önceki son peygamberdir (97). Muhammed İsâ'dan sonra gelecektir
(17, 42) ve onunla ilgili yanlış kanaatleri ortadan kaldıracaktır (97).
Tanrı'nın Hz. İbrahim'e yaptığı mesîhî vaad Hz. Muhammed ile tahakkuk edecektir
(1, 12, 26, 29, 44, 63, 96, 97, 208) ve o mesîhtir (39, 41, 42, 44, 54,97, 136,
163,220).
Teslisi ve enkarnasyonu reddettiği ve Hz. Muhammed'in geleceğini
müjdelediği için müslümanlar tarafından sahih kabul edilen Barnaba İncili,
kanonik İnciller ve hıristiyan akîdesiyle çeliştiği gerekçesiyle hıristiyanlar
tarafından reddedilmekte, uydurma olduğu, hatta XVI. yüzyılda müslüman olmuş bir
hıristiyan tarafından yazıldığı ileri sürülmektedir. Barnaba İncili'nin bugün
mevcut yegâne nüshası olan İtalyanca metnin, gerek kullanılan malzeme gerekse
üslûp ve dil yönünden söz konusu dönem İtalya'sının bir ürünü olduğu açıktır.
Ancak bu, Barnaba'ya nisbet edilen İncil'in o dönemde yazıldığını ve müellifinin
söz konusu İncil'i İtalyanca yazıp kutsiyet ve otorite kazandırmak için
Barnaba'ya nisbet ettiğini göstermez. Kaldı ki Ahd-i Atîk'teki bir çok kitap,
hatta mevcut şekliyle Tevrat, nisbet edildikleri şahıslar tarafından kaleme
alınmadığı, çok sonra yazılıp söz konusu yazarlara nisbet edildiği halde bugün
kanonik ve kutsal kabul edilmektedir.
Bu İncil'in XVI. yüzyıldan çok önce yazıldığına, Barnaba'ya ait bir
İncil'in mevcudiyetine dair deliller vardır. V. yüzyıla ait ve Papa Gelase
tarafından neşredilen genelge Barnaba İncili'nin apokrif olduğunu belirtmekte ve
okunması yasak kitaplar arasında zikretmektedir. VII. yüzyıldan önce kaleme
alınan Grekçe Cataîogue des soixante livres canoniques adlı belgede apokrif
yirmi beş kitap arasında Barnaba İncili de zikredilmektedir. Şu halde V.
yüzyılda Barnaba'ya nisbet edilen bir İncil mevcuttu. Bu İncil'in bugün elde
bulunan İtalyanca nüsha ile ilgisinin olmadığı şeklindeki tenkit ise indîdir. V.
yüzyıldan XVII. yüzyıla kadar bu İncil'den hiç bahsedilmemesine, dolayısıyla söz
konusu İncil'in XVII. yüzyılda ortaya atılmış uydurma bir İncil olduğu iddiasına
gelince bunun izahı kolaydır. Tecsîd ve teslisi reddeden Mûsevî-hıristiyan
geleneğinin yazıları nasıl yasaklanmışsa aynı çizgideki Barnaba İncili de kilise
tarafından mahkûm edilip yasaklanmış, bu sebeple kilisenin mutlak baskı ve
otoritesi sebebiyle ortaya çıkarılamamıştır.
Gerek teslisi reddetmesi gerekse Hz. İsa'nın ulûhiyyetini kabul etmemesi
sebebiyle Barnaba İncili'nin İslâm'ın etkisiyle İslâm'ın gelişinden sonra bir
müslüman tarafından kaleme alınmış bir kitap olduğunu iddia etmek tarihî
gerçeklerle bağdaşmamaktadır. Zira mevcut Barnaba İncili'ndeki bazı hususlar
İslâmî inançlara uymamaktadır.
Sonuç olarak Barnaba İncili'nin ana temasını teşkil eden
ve Hz. İsâ'nın Tanrı'nın oğlu değil bir peygamber olduğu fikrini benimseyip
teslîsi reddeden inanç, İslâm'dan çok önce ilk hıristiyanlar arasında mevcuttu.
Buna göre Barnaba İncili, Pavlus tarafından sahte diye nitelendirilen, fakat
taraftarlarınca tam aksi iddia edilen gerçek İncil'i, Hz. İsâ'nın vazettiği
hakiki mesajını ihtiva etmektedir. Şu da bir gerçektir ki Barnaba'ya nisbet
edilen bugünkü İncil, uzun tarihî seyri içerisinde birtakım ilâve ve
müdahalelere mâruz kalmıştır. Ancak bunlar ana temanın orijinalliğini ve
eskiliğini ortadan kaldırmaz.
Geniş bilgi için bk. Osman Cilacı, Barnaba İncili mad. İslam Ans. TDV.yay
BLACK TIN BLACK TIN GOLF - The TIN
YanıtlaSilBLACK TIN GOLF - The titanium septum jewelry TIN titanium straightener is a black-tinted glass titan metal vessel made out titanium mokume gane of an alloy made from a premium stainless steel. It has a glass core with mens titanium earrings an etched $34.95