bir rahibin müslüman oluş hikayesi
Amerikalı mühtedi Yusuf Estes:
İslâmiyet büyük bir hızla yayılıyor. "Sürekli bir Müslümanı Hıristiyan yapmayı
arzulardım. Ta ki bir gün babamın Mısırlı arkadaşıyla tanışıncaya kadar.
https://www.facebook.com/#!/IslamiyetVeHristiyanlik
Onu
çok sevmiştim ve onda iyi bir Hıristiyan olma potansiyeli sezmiştim. İslâm'ın
her yönü etkileyici. Müslümanların da Hz. İsa'ya inanması karşısında şok
oldum."
Müslüman olan Amerikalı eski rahip Yusuf Estes, ABD'de özellikle
Katolik rahip ve vaizlerin İslâmiyet'e büyük ilgi duyduğunu ve hatta birçok
rahibin İslâm üzerine doktora yaptığını söyledi. İslâm Dünyası Sivil Toplum
Kuruluşları Birliği’nin (İDSB) davetlisi olarak Uluslararası Kutlu Doğum
Sempozyumu için Türkiye'de bulunan Amerikalı Yusuf Estes, dünyanın birçok
yerinde insanların büyük bir hızla İslâm’a girdiğini kaydetti. Yusuf Estes,
İslâm'ı niye seçtiğini, nasıl Müslüman olduğunu anlattı.
-Bir
Müslümanı Hıristiyan yapmaya çalışırken Müslüman oldunuz. Hidayete ermeniz nasıl
şekillendi biraz anlatır mısınız?
-Evet; öncelikle şunu ifade etmeliyim
ki, ruhumu Hz. İsa'ya adadığım günden itibaren, bir insanı Hıristiyan yapmak,
benim için olağanüstü bir mutluluk olacaktı. Sürekli bir Müslümanı Hıristiyan
yapmayı arzulardım. Ta ki bir gün babamın Mısırlı bir arkadaşıyla tanışıncaya
kadar. Onu çok sevmiştim ve onda iyi bir Hıristiyan olma potansiyeli sezmiştim
ve bu işin olacağına, kesin gözüyle bakmaya başlamıştım. Çünkü onun İsa adına
kurtarılmaya ihtiyacı olduğuna inanıyordum. Halbuki, başıma gelecekler
hususunda, ufacık bir bilgim dahi yoktu.
-Bir rahip olarak yetişmenize
rağmen İslâm’ın sizi en çok etkileyen tarafı neydi?
-Midwest'te çok sıkı bir
Hıristiyan ailesinde dünyaya geldim. Ailem ve onların ataları buradaki kilise ve
okulları yapan kişilerdi ve buraya ilk gelenler arasındaydılar. Aslında Müslüman
olmam, demin de söylediğim gibi bir Müslümanı Hıristiyan yapmaya çalışırken
oldu. Tabii, bu uzun bir süreçti. Beni etkileyen tarafa gelince, bence İslâm’ın
her yönü etkileyici. Ama ilk önce etkilendiğim ve öğrenince çok şaşırdığım şey,
Müslümanların İncil'e ve Hz. İsa’ya inanıyor olmasıydı. Şok oldum adeta bunları
öğrenince. Bu nasıl olabilirdi? Müslümanlara göre de; Hz. İsa, Allah'ın sadık
bir elçisi, Allah'ın peygamberi, babasız bir şekilde mucizevî olarak doğdu, O
Mesih'ti, O şimdi Allah'la beraber ve çok önemli bir yeri var, kıyamet
yaklaştığında geri dönecek ve inananların yanında imansızlara karşı duracak.
-Müslüman olduktan sonra çevrenizden ne tür tepkiler aldınız?
-Kutsal
Ruh'u gerçekten anlayıp anlamadığımdan şüphe edenler oldu. Hıristiyanlıktan
İslâmiyet'e neden ve nasıl geçtiğimi soranlar çok oldu. Birçok insan şunu merak
ediyor: Nasıl oluyor da özellikle her gün İslâm ve Müslümanlık hakkında
duyduğumuz negatif ve olumsuz şeylere rağmen bir rahip Müslüman olabiliyor? Bazı
insanlar benim İslâm'ı seçmemi bir istisna olarak görüyorlar. Bazıları nasıl Hz.
İsa'ya sırt çevirebildiğimi sorguluyor.
-Rahipken İslâm’a ve Müslümanlara
nasıl bakıyordunuz?
-Doğrusu ben; Müslümanları korsan, eşkıya, bombacı,
terörist ve daha çok kötü insanlar olarak düşünüyordum. Çünkü yıllarca bize
İslâm ve Müslümanlar aleyhinde anlatılan yalanlar bizi oldukça etkilemiş ve
İslâm'a karşı önyargılı hale getirmişti. Bize Müslümanların Allah'a
inanmadıklarını, çölün ortasındaki kapkara kutu şeklinde bir yapıya taptıklarını
ve günde beş defa yeri öptüklerini söylemişlerdi. Babam beni bir Müslüman
arkadaşıyla tanıştıracağını söylediği zaman, "inançsız, korsan, eşkiya, bombacı,
terörist" biriyle tanışacak olma fikri hiç hoşuma gitmedi. Ancak, bir Müslümanı
Hıristiyan yapma fikri beni onunla tanışmaya iten en önemli faktör oldu. O an,
"Onu Hıristiyan yapmalıyım!" diye düşündüm. Bu fikirden sonra adamla tanışmayı
kabul ettim ve babama onunla Pazar günü tanıştırmasını istedim. Onunla bir Pazar
günü kilise ayininden sonra görüşecektim, böylece onu Hıristiyan yapmam için
içimde manevî güç bulacaktım. Boynumda pasparlak sallanan haçımla ve üzerinde
"İsa Rab'tır" yazan kepimi giyerek görüşmeye gittim. Yanımda eşim ve iki genç
kızım da vardı ve bir Müslüman ile ilk defa bu şekilde tanıştım. Görüşeceğimiz
yere geldiğimizde babama ortağının nerede olduğunu sordum. Babam da: "İşte orada
görmüyor musun?" diyerek işaret etti. Bu Müslüman olamazdı. İmkânsız! Çünkü ben
kara bir çarşafa sarılı, kafasında türbanı ve upuzun kirli bir sakalı olan ve
elbisenin altında bir bomba saklayan kaba bir adam bekliyordum. Oysa bu adamın
sakalı yoktu. Kafasında saç bile yoktu neredeyse. Her şeyden iyisi, çok sıcak
bir selamlama ile yanıma yaklaştı ve elimi sıktı. Ben onların terörist olduğunu
hayal ediyordum. Bu güler yüz de ne anlama geliyordu? Ne olursa olsun "İsa adına
bu adamın "kurtarılması" gerektiğini düşünüyordum.
"İSLÂM'A GİREN
BİRÇOK RAHİP OLDU"
- Peki siz ve çevreniz dışında İslâm’ı seçen rahip
ve papaz arkadaşlarınız var mı?
- Evet! Müslüman olduğum yıl Dallas'ta, Joe
adında Tennesseeli Baptist bir kilise öğrencisi ile tanıştım. Joe Baptist
Kilisesi öğrencisi iken, Kur'an okuduktan sonra İslâm'ı kabul etmiş. Geçtiğimiz
sene eski bir Katolik rahip ile tanıştım. Kendisi Afrika'da 8 yıl boyunca
gönüllü misyonerlik yapmış. Afrika'da iken İslâm hakkında çok şeyler öğrenmiş ve
Müslüman olmuş. Daha sonra ismini Ömer olarak değiştirip, Dallas'a taşınmış.
Yine iki yıl önceydi, San Antonio'dayken, Rusya Ortodoks Kilisesi'nde çalışan
eski bir Ortodoks Baş Rahip ile tanıştım İslâmiyet ile tanışmış ve kilisedeki
önemli görevini Müslüman olmak için terk etmiş. Bundan başkaları da var tabii
ki. İslâm hakkında çok güzel şeyler düşünen Katolik bir rahip vardı. Ben de ona;
"Öyleyse neden İslâm’a girmiyorsun?" diye sormuştum. O da "Olmaz, işimi
kaybederim" dedi. O rahibin adı Peder John'du ve rahipliği bir ekmek kapısı
olarak görüyordu. Biz hâlâ hidayete ermesi için Allah'a dua ediyoruz.
“Amacımız İslâm’ın mesajını dünyaya duyurmak”
Amerikalı eski rahip
Yusuf Estes arkadaşımız Kemal Gümüş'e nasıl Müslüman olduğunu anlattı.
-Şimdi
bir Müslüman olarak ABD'de İslâm’a ne tür hizmetlerde
bulunuyorsunuz?
-Müslüman olduktan sonra Washington D.C. Birleşik Devletler
Cezaevi Bürosu Müslüman vaizliğinde çalıştım ve oradan emekli oldum. Şu an
birçok Amerikalı Müslüman ile irtibatım var, Müslüman öğrenci ve gençlik
teşekkülleri ile beraber organizasyonlar düzenliyoruz. Ayrıca dünyanın neredeyse
tamamını Kur'an'daki Hz. İsa'nın mesajını yaymak için dolaşıyorum. Gittiğimiz
yerlerde birçok inanç ve fikir grubundan din adamı, vaiz, temsilci ile
diyaloglara giriyor, fikir alışverişinde bulunuyoruz. Öncelikli amacımız ise,
gerçek İslâm ve gerçek Müslümanların mesajını dünyaya ulaştırmaktır. İslâmiyet
öyle hızlı yayılıyor. Ancak İslâm’ın gerçek mesajı ne tam olarak anlaşılmakta,
ne de gereği gibi sunulmaktadır.
“Misyonerler hiçbir zaman başarılı
olamaz”
-Misyonerlerin amacı sadece Hıristiyanlığı yaymak mı, yoksa başka bir
amaçları var mı?
-Elbette ki sadece Hıristiyanlığı yaymak değil. Sadece
Hıristiyanlığı yaymak olsaydı bu kadar misyonerlik faaliyeti yapılmasına rağmen
misyonerler başarılı olurdu. Ama olamıyorlar ve hiçbir zaman da başarılı
olacaklarına inanmıyorum. Ama birçok Katolik papazın, İslâm üzerine eğitim
aldıkları ve bazılarının bu hususta doktora bile yaptığı bir gerçek var. Tabii
bunların İslâm üzerine çalışması elbette misyonerlik faaliyetleri çerçevesinde
şekilleniyor.
"EŞİMİN DE MÜSLÜMAN OLMASINDAN SONRA DÜŞÜNMEYE
BAŞLADIM"
-Misyonerken kaç kişiyi Hıristiyan yaptınız ve Müslüman
olduktan sonra kaç insanın İslâm’ı seçmesine vesile oldunuz?
-Güzel bir soru.
Kimseyi Hıristiyan yapamadım, ama birçok insanın Müslüman olmasına sebep oldum.
Hem de henüz Müslüman olmadığım halde bunlara sebep oldum.
-Nasıl yan?
Biraz açar mısınız?
-Evet; çok ilginç, ama Hıristiyan yapmaya çalıştığım
kişi başta rahip olan arkadaşım ve bütün ailemin Müslüman olmasına sebep oldu.
Hiç unutamıyorum, o günü Müslüman arkadaşımın yanında beyaz bir kaftan ve beyaz
bir başlık giymiş bir adam duruyordu. Bu bizim rahipti. Ona döndüm ve: "Pete,
Müslüman mı oldun sen?" diye bağırdım. O da bana yumuşak bir sesle, o gün
İslâm'a girdiğini söyledi. Bir rahip Müslüman olmuştu! İnanılacak gibi değildi.
O gün çok üzülmüş ve bunun üzerine evin üst katına çıktım. Eşime aşağıda
olanları anlattım. Eşim bana, aslında kendisinin de İslâmiyet'e girmek
istediğini söyledi, çünkü bunun gerçek din olduğunu inanıyormuş. Karımdan sonra
adeta yıkıldım. Ama o gece sabaha kadar düşündüm ve ben de Müslüman olmaya karar
verdim. Benden birkaç ay sonra ise babam, çocuklarım ve üvey annem de Müslüman
oldu. Çocuklarımı gönderdiğim Hıristiyan okulundan kayıtlarını sildirdim ve
onları İslâmî bir okula kaydettim. Şimdi onlar Kur'ân'ın büyük bir kısmını
hıfzetmiş durumdalar. Ve İslâm'ın bütün kurallarını biliyorlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder